10 Temmuz 2013 Çarşamba
4 Temmuz 2013 Perşembe
Ne Çektiniz Be Madenciler
Mesleğimiz hakkında sürekli negatif benzetmeler kullanılması artık bizler için sıradan bir durum haline geldi. Ne yaparsan yap vahşi madencilik. Tekrar yerine konulamayacak bir değer varsa hep birlikte bunun karşisinda duralım. Ama önce düşünelim ülkemiz için hangisi daha faydalı. Belki bir parkın ağaçlarının kesilmesinin ülkeye bir faydası olmayabilir ama yeraltı kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması söz konusuysa bu maalesef mantıklı bir istek olmaktan uzaklaşıyor.
Keşke ülkemizde de her terfiden, her mutluluk verici bir yükselmeden sonra bir fidan dikilse. İlerideki projelerimizden birisi de bu. Her maden öğrencisinin en az 1 dikili ağacı olacak. Biz maden öğrencileri olarak ya maden ya çevre demedik hiç bir zaman. Madenler,isteğimiz doğrultusunda oluşmuyor. Nerede ne kadar rezerv olacağına biz karar vermiyoruz. Nasıl kendiliğinden büyüyüp yetişen yabani otlar, şifalı bitkiler varsa madenler de onlar gibi. Şifalı bitkileri kesmeyelim, kullanmayalım gibi bir şey olabilir mi? Biz de şifalı yer altı kaynaklarını bulmaya, çıkarmaya çalışıyoruz. Şifalı bitkilerimizin yetersiz kaldığı farmakolojide, operasyonel bir durum gerektiğinde kullanılan malzemelerin %95’i yer altı kaynaklarından sağlanıyor.
Açık kalp ameliyatının görüntüsü ile VAHŞİ TIP, ADAM KESİYORLAR gibi acımasız bir şekilde halkı çok farklı düşünceler içerisine sokabilirsiniz. Ya da tarlayı süren 2 tane büyük başımızla ya da traktörle çektiği pulluk fotoğrafı ile VAHŞİ TARIMCILIK gibi… Traktörle (2 büyük başımızın omuzlarından nasıl bir yük alındığını) tarlayı sürse vahşi madenciliğe karşıyız, büyük başla sürse vahşi tarımcılık? Ben yediğim kırmızı organik domatesime bakarım diyorsanız lütfen karışmayın. Karışıyorsanızda anlamaya çalışın lütfen. Ayrıca bir tarla sürülürken kaç köstebek, karınca …yuvası yıkılıyor bunu hiç düşündünüz mü? Sadece nihai ürüne bakmayalım, o domates yenilecekse ‘Ne yapacan mecbuur…’
25 Haziran 2013 Salı
Ayın Maden Dostu - Gördes Belediye Başkanı Muhammet Akyol
Nikel Kobalt Konsantre Tesisi'ne gelen Otoklav'ı çiçeklerle karşılayan Gördes Belediye Başkanı Muhammet Akyol'u Ayın Maden Dostu seçiyoruz
İlgili haber..
İlgili haber..
24 Haziran 2013 Pazartesi
Ayın Maden Karşıtı - CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir
Bunu da gördük!
Altın "arama"larında siyanür kullanılıyormuş.
Bu kadar basit bir teknik konuyu bilmeden maden karşıtlığına soyunan Malik Ecder Özdemir'i Ayın Maden Karşıtı ilan ediyoruz.
İlgili haber..
Altın "arama"larında siyanür kullanılıyormuş.
Bu kadar basit bir teknik konuyu bilmeden maden karşıtlığına soyunan Malik Ecder Özdemir'i Ayın Maden Karşıtı ilan ediyoruz.
İlgili haber..
7 Haziran 2013 Cuma
Ayın Maden Dostu - Mihalıççık Kaymakamı Cüneyt Manisa
Ziyaret ettiği madenin ülke ekonomisine katkısının yanı sıra sağladığı iş imkanından dolayı ilçeden göçün azalmasına da katkısı olduğunu, Mihalıççık'ın faydasına olacak her türlü girişim desteklenmeli ifadelerini kullanan Mihalıççık Kaymakamı Cüneyt Manisa'yı Maden Dostu seçiyoruz.
İlgili haber..
İlgili haber..
30 Mayıs 2013 Perşembe
"Köylü, Patron Oldu" Yeni Asır - 30/05/2013
Koza Altın Madeni İşletmeleri'nde çalışmak üzere 7 köyden 102 üyenin bir araya gelmesiyle kurulan Ovacık Nakliye Hafriyat Madencilik A.Ş. törenle faaliyetine başladı. Koza Altın Madeni işletmeleri önünde düzenlenen toplantıya kooperatif üyeleri ve köylülerde katıldı. Genel Müdür Yardımcısı Cemalettin Çetin, Kozak yöresinde fıstık fabrikası, süt işleme tesisi ve gıda sektöründe yeni iş imkanları yaratıldığını söyledi. Çetin, "Hammaddeyi ve istihdamı yöreden sağlayan işletmelerimiz, Türkiye genelinde markalaşıyor. Yöremizin ekonomik kalkınmasına vesile olan bu işletmeler, Türkiye'de bilinirliğimizi artırıyor" dedi.
Sosyal kalkınma
Ovacık Nakliye Hafriyat Madencilik'in 3 Nisan 2013 tarihinde 102 üyeyle kuruluşunun gerçekleştiğini anlatan Koza Altın Madencilik Genel Müdür Yardımcısı Cemalettin Çetin, "Türkiye altın madenciliği sektörünün önemli bir yapı taşı olan Koza Altın İşletmeleri A.Ş. altın madeni sahasında dekapaj, nakliye, yol bakımı, cevher besleme çalışmalarını yapmak üzere yöre insanlarından oluşan bir şirket kurulmasını önerdi. Maden civarındaki 7 köyden 102 üyenin bir araya gelmesi ile kurulan Ovacık Nakliye Hafriyat Madencilik A.Ş. kuruluşunu tamamladı. Bugün resmen faaliyete başladı" diye konuştu. Koza Altın İşletmelerinin, altın madenciliği sektöründeki yatırımlarıyla yörenin, ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasını öncelikli hedef olarak belirlediklerini kaydeden Çetin, yörede yeni iş imkanları sağlayarak katma değer yaratmaya devam ettiklerini söyledi. Çetin, şu bilgileri verdi:
"Ovacık, Çamköy, Narlıca, Sağancı, Süleymanlı, Alacalar ve Pınarköy'deki vatandaşlardan oluşan 102 üyesiyle şirketimizin kuruluşu tamamlandı. Şirket bünyesinde ekskavatör, greyder, dozer, silindir, yükleyici, sulama tankeri ve kamyonlardan oluşan araç parkımız tamamı yöre halkından oluşan üyelerimiz ve 13 kişilik ekibimizle sağlanacak."
Havran'dan Ovacık'a
Koza Altın İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı Cemalettin Çetin, Koza'nın yeni iş imkanlarıyla da artı değer kattığını belirtti. Çetin, ""Havran altın madeni cevherinin Ovacık'a taşınması işlemi taşıma kooperatiflerine yaptırılarak, yöre insanlarının daha fazla kazanmalarına olanak yarattı. Yine Çukuralan altın madeni cevherinin de Ovacık sahasına taşınması gündeme geldiğinde benzer bir çalışma yapılmıştı. Çukuralan sahası etrafındaki Dikili köylerinin katıldığı Kozdere şirketlerinin kurulmasına vesile olundu. Nisan 2013'de başlayan Çalıktepe cevherinin Ovacık'a taşınması yine o yöre insanlarımız tarafından yapılıyor. Şimdi de Ovacık Nakliyat Hafriyat Madencilik A.Ş. ile ortaklığımız başlıyor. Yöremizdeki köylerimizden 120 üyenin dahil olduğu şirket; sahamızdaki dekapaj, nakliye, yol bakımı, tesise cevher besleme çalışmalarını yaparak üyelerine gelir sağlayacak. Yeni iş imkanlarına vesile olmak, insanlarımıza ek kazanç sağlayabilmekten mutluyuz" dedi.
Kaynak: http://www.yeniasir.com.tr/ Ekonomi/2013/05/31/koylu- patron-oldu
Sosyal kalkınma
Ovacık Nakliye Hafriyat Madencilik'in 3 Nisan 2013 tarihinde 102 üyeyle kuruluşunun gerçekleştiğini anlatan Koza Altın Madencilik Genel Müdür Yardımcısı Cemalettin Çetin, "Türkiye altın madenciliği sektörünün önemli bir yapı taşı olan Koza Altın İşletmeleri A.Ş. altın madeni sahasında dekapaj, nakliye, yol bakımı, cevher besleme çalışmalarını yapmak üzere yöre insanlarından oluşan bir şirket kurulmasını önerdi. Maden civarındaki 7 köyden 102 üyenin bir araya gelmesi ile kurulan Ovacık Nakliye Hafriyat Madencilik A.Ş. kuruluşunu tamamladı. Bugün resmen faaliyete başladı" diye konuştu. Koza Altın İşletmelerinin, altın madenciliği sektöründeki yatırımlarıyla yörenin, ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasını öncelikli hedef olarak belirlediklerini kaydeden Çetin, yörede yeni iş imkanları sağlayarak katma değer yaratmaya devam ettiklerini söyledi. Çetin, şu bilgileri verdi:
"Ovacık, Çamköy, Narlıca, Sağancı, Süleymanlı, Alacalar ve Pınarköy'deki vatandaşlardan oluşan 102 üyesiyle şirketimizin kuruluşu tamamlandı. Şirket bünyesinde ekskavatör, greyder, dozer, silindir, yükleyici, sulama tankeri ve kamyonlardan oluşan araç parkımız tamamı yöre halkından oluşan üyelerimiz ve 13 kişilik ekibimizle sağlanacak."
Havran'dan Ovacık'a
Koza Altın İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı Cemalettin Çetin, Koza'nın yeni iş imkanlarıyla da artı değer kattığını belirtti. Çetin, ""Havran altın madeni cevherinin Ovacık'a taşınması işlemi taşıma kooperatiflerine yaptırılarak, yöre insanlarının daha fazla kazanmalarına olanak yarattı. Yine Çukuralan altın madeni cevherinin de Ovacık sahasına taşınması gündeme geldiğinde benzer bir çalışma yapılmıştı. Çukuralan sahası etrafındaki Dikili köylerinin katıldığı Kozdere şirketlerinin kurulmasına vesile olundu. Nisan 2013'de başlayan Çalıktepe cevherinin Ovacık'a taşınması yine o yöre insanlarımız tarafından yapılıyor. Şimdi de Ovacık Nakliyat Hafriyat Madencilik A.Ş. ile ortaklığımız başlıyor. Yöremizdeki köylerimizden 120 üyenin dahil olduğu şirket; sahamızdaki dekapaj, nakliye, yol bakımı, tesise cevher besleme çalışmalarını yaparak üyelerine gelir sağlayacak. Yeni iş imkanlarına vesile olmak, insanlarımıza ek kazanç sağlayabilmekten mutluyuz" dedi.
Kaynak: http://www.yeniasir.com.tr/
7 Mayıs 2013 Salı
Çevreci kuruluşlara üye olan iki sevgilinin kavgası
- Yaaa Melis nedir bu rezillik ya. Biz doğallıktan bahsediyoruz. Sen makyaj yapıyorsun?
- Aman Hakan o kadarda değil artık bırak biraz güzel gözükelim.
- Güzellik mi? Sen buna güzellik mi diyorsun ya. Ben seni çevreyi temiz tutalım eyleminde çöp tenekesi kılığına girdiğin şeklinle sevdim kızım!
- Ay iyide ömrümün sonuna kadar çöp tenekesi olarak dolaşacak değilim ya Hakan.
- Hem ona bakarsan sende hakiki deri ayakkabı giyiyorsun. Kim bilir hangi hayvanı öldürüp derisinden ayakkabı yaptılar. Ben hiç olmazsa bez ayakkabı giyiyorum.
- Yaaa kızım bana anlatma tamammı. Daha dün inci kolye takıyordun. İncilerin nereden çıktığını anlatmama gerek yok heralde.
- Futbol maçında yaktığın sis bombasının çevreye verdiği zararı, havaya verdiği kirliliği görmemezlikten gelmiştim ama doğrusu şimdi söylemeden edemiycem.
- Hahhh şuna bak. Yolda yürürken yerdeki izmariti farketmeden geçtiğin günü hatırlıyorsun değilmi. Onu geri dönüp ben almıştım yerden Melis !
- Suna bak arabayla dolaşıp madene hayır eylemlerine giderek çevreyi kirleten bendim sanki!
- Et-Mangal ziyafetine gidende sendin Melis hanım! Piknikte yeşilin altındakileri düşünmeden hoplayan,zıplayan…
- Yokk canım Boğazdan petrol geçirilmesini engellemek için boğaza eyleme gittiğimde ben hastayım diye evde kalanda sendin ona bakarsan...
- Aman Hakan o kadarda değil artık bırak biraz güzel gözükelim.
- Güzellik mi? Sen buna güzellik mi diyorsun ya. Ben seni çevreyi temiz tutalım eyleminde çöp tenekesi kılığına girdiğin şeklinle sevdim kızım!
- Ay iyide ömrümün sonuna kadar çöp tenekesi olarak dolaşacak değilim ya Hakan.
- Hem ona bakarsan sende hakiki deri ayakkabı giyiyorsun. Kim bilir hangi hayvanı öldürüp derisinden ayakkabı yaptılar. Ben hiç olmazsa bez ayakkabı giyiyorum.
- Yaaa kızım bana anlatma tamammı. Daha dün inci kolye takıyordun. İncilerin nereden çıktığını anlatmama gerek yok heralde.
- Futbol maçında yaktığın sis bombasının çevreye verdiği zararı, havaya verdiği kirliliği görmemezlikten gelmiştim ama doğrusu şimdi söylemeden edemiycem.
- Hahhh şuna bak. Yolda yürürken yerdeki izmariti farketmeden geçtiğin günü hatırlıyorsun değilmi. Onu geri dönüp ben almıştım yerden Melis !
- Suna bak arabayla dolaşıp madene hayır eylemlerine giderek çevreyi kirleten bendim sanki!
- Et-Mangal ziyafetine gidende sendin Melis hanım! Piknikte yeşilin altındakileri düşünmeden hoplayan,zıplayan…
- Yokk canım Boğazdan petrol geçirilmesini engellemek için boğaza eyleme gittiğimde ben hastayım diye evde kalanda sendin ona bakarsan...
23 Nisan 2013 Salı
16 Nisan 2013 Salı
Alternatif Madencilik
Sağlıklı yaşam için su su su diye her yerde duyduğumuz bildiğimiz inandığımız ve yaşam kaynağımızı gerektiği gibi kullanırsak problem yok. İçine girip nefes almayı denersek tabii ki bir balık kadar doğal olamayız.
Biz araştırmak için maden çıkartıyoruz. Bugün madenler olmasaydı kaç kişi dalış yapıp, milyonlarca çeşit deniz canlısını görebilecekti, kim bir kartalın uçuşunu kayda alabilecekti vs..
Her şey gerektiği yerde, gerektiği zaman ve gerektiği kadar kullanılmalıdır. Madenlerimize şimdi ihtiyacımız varken, neden dışarıya bağımlı olalım ki? Unumuz var, hamurumuz var, fırınımız var ama ekmeği dışarıdan alıyoruz. Artık bunun bilincinde olmalıyız. Artık araba üretmek için değil uçak üretmek için uzay gemisi üretmek için çabalamalıyız. Siyanür zararlıymış evet ama ateşte zararlı. Siyanürü içme, yanan sobaya dokunma! Yaklaşık 125 yıldan bu yana altın üretiminde kullanılan siyanürden dolayı hiç kimseye bir şey olmamışken, biz nasıl karşı çıkarız. Çıkartanlar siyanür, sülfürik asit vs.. yerine çörekotu yağı ya da badem yağı mı kullanıyor (gerçi badem de 297mg/ 100gr siyanür içerir ama neyse) ya da siyanürle, sülfürik asitle fabrikada maddende çalışanlara birşey olmuyor da bölge dışındakiler mi etkileniyor?
Şu an Türkiye’de işletilen altın madenleri, her ne kadar açılması engellenmeye çalışılsa da şimdi Avrupa’da örnek olarak gösterilen işletmeler oldu.
Dişimize yapılan dolgumuzda kullanılan nikelli karışımın yerine donmuş pekmez kullanılsa, doğalgazdan daha da doğal olan tezekler kullanılsa… Eminim yine de karşı çıkılacak bir şey bulunurdu.
Yani kısacası Madene alternatif yine Madendir.
Biz araştırmak için maden çıkartıyoruz. Bugün madenler olmasaydı kaç kişi dalış yapıp, milyonlarca çeşit deniz canlısını görebilecekti, kim bir kartalın uçuşunu kayda alabilecekti vs..
Her şey gerektiği yerde, gerektiği zaman ve gerektiği kadar kullanılmalıdır. Madenlerimize şimdi ihtiyacımız varken, neden dışarıya bağımlı olalım ki? Unumuz var, hamurumuz var, fırınımız var ama ekmeği dışarıdan alıyoruz. Artık bunun bilincinde olmalıyız. Artık araba üretmek için değil uçak üretmek için uzay gemisi üretmek için çabalamalıyız. Siyanür zararlıymış evet ama ateşte zararlı. Siyanürü içme, yanan sobaya dokunma! Yaklaşık 125 yıldan bu yana altın üretiminde kullanılan siyanürden dolayı hiç kimseye bir şey olmamışken, biz nasıl karşı çıkarız. Çıkartanlar siyanür, sülfürik asit vs.. yerine çörekotu yağı ya da badem yağı mı kullanıyor (gerçi badem de 297mg/ 100gr siyanür içerir ama neyse) ya da siyanürle, sülfürik asitle fabrikada maddende çalışanlara birşey olmuyor da bölge dışındakiler mi etkileniyor?
Şu an Türkiye’de işletilen altın madenleri, her ne kadar açılması engellenmeye çalışılsa da şimdi Avrupa’da örnek olarak gösterilen işletmeler oldu.
Dişimize yapılan dolgumuzda kullanılan nikelli karışımın yerine donmuş pekmez kullanılsa, doğalgazdan daha da doğal olan tezekler kullanılsa… Eminim yine de karşı çıkılacak bir şey bulunurdu.
Yani kısacası Madene alternatif yine Madendir.
28 Mart 2013 Perşembe
Maden Edebiyatı
Hayatımızın hemen hemen her şeyinde, her yerinde madenler olduğunu biliyoruz. Fakat bakmak ve görmek arasındaki fark algımızı düşürüyor. Mesela A marka bir araba almak istiyorsunuz ve beyin ister istemez her yerde A marka arabayı aramaya ve ayırt etmeye çalışıyor. Bizler de madenler üzerine yoğunlaştığımız için madenleri her yerde ayırt edebiliyoruz. Madenin hayatımızda nerelerde kullanıdığı konusunda da algıda seçicilikten yola çıkarak başka nerelerde madenlerin kullanıldığını ele aldık. Elbette ki edebiyat dersi değil amacımız ama o teşbih olmadan da anlatımlar ne kadar yavan kalıyor. Altın saçlı kahraman, çelik gibi yüreğiyle düşmanları yurttan kovarken, 276 kiloluk top mermisini sırtında taşıyan kömür gözlü Seyit onbaşı da tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Cümlesinde yeterince teşbih var ama eminim ki top mermisinin maden olduğu dikkatinizi çekmedi.
10. Yıl Marşı
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz Tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri
18 Mart Çanakkale Zaferimizin 98.yılında şehitlerimize Allah’tan rahmet dileriz.
10. Yıl Marşı
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz Tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri
18 Mart Çanakkale Zaferimizin 98.yılında şehitlerimize Allah’tan rahmet dileriz.
14 Mart 2013 Perşembe
13 Mart 2013 Çarşamba
Madene karşı olabilmek için ne kadar maden tüketmeliyiz?
Çev-Mad(Çevreci Madenciler) ne demek?
Hayatımızın başlangıcından itibaren ne kadar maden tükettiğimizi kesin olarak hesaplamak mümkün olmasa da, bir yerden başlamak lazım;
Doğum sırasında kullanılan araç gereçlerden, konulduğumuz küvezlere kadar herşey bir maden. İnsanoğlu daha doğarken madenle tanışıyor ki sonrasında kullanılanlar zaten gayet normal. Peki ya ilerleyen zamanlarda sağlık için kullanılan madenler.
Mesela geçen günlerde televizyonlarda sıkça rastladığımız kalp pilleri, tahmin edersiniz madenlerden üretilmektedir. Ayağımız kırıldığında takılan platini zaten söylemeye gerek yok.
Bu kadar hastahane muhabbetinden sonra sağlıklı yaşam için yaptıklarımıza bir bakalım;
Spor yapalım. Ama nerede? Spor salonunda mı? Orda zaten hemen hemen herşey madenden hatta sonrasında içtiğimiz maden suyu bileJ Futbol oynayalım ama kale direkleri, basketbolda potalar, teniste file direkleri, raket ….vs. orman yürüyüşü mü? Evet ormana giderken kullandığımız araba, yollar, güvenli sürüş için hayat kurtaran tabelalar ve yürüyüş parkurlarındaki piknik yapmak yasak tabelalarıda madenden :)
Birazda Müzik….
Acaba madenler olmasıydı müzik olur muydu? Ya da olsaydı nasıl dinlerdik? Tüm enstrümanlar ağaçlardan yapılsaydı? Sadece parküsyon ve bazı üflemeli çalgılar mı olurdu tüm enstrümanlar? Yani, Aşık Veysel’ler, Neşet Ertaş’lar, John Lennon'lar olmaz mıydı?
Sahil akşamlarının vazgeçilmez enstrümanı, bakır tellere sahip olan gitar olmadan tadı olur muydu :)
Belkide sanat için madenler çıkartılıyor?
Biz maden öğrencileri olarak bunların zaten farkındayız ve herkesin farkında olmasını istiyoruz. Aslında asıl mesele bakmak ve görmek arasındaki fark herhalde.
ÇEV-MAD’da budur zaten.
Hayatımızın başlangıcından itibaren ne kadar maden tükettiğimizi kesin olarak hesaplamak mümkün olmasa da, bir yerden başlamak lazım;
Doğum sırasında kullanılan araç gereçlerden, konulduğumuz küvezlere kadar herşey bir maden. İnsanoğlu daha doğarken madenle tanışıyor ki sonrasında kullanılanlar zaten gayet normal. Peki ya ilerleyen zamanlarda sağlık için kullanılan madenler.
Mesela geçen günlerde televizyonlarda sıkça rastladığımız kalp pilleri, tahmin edersiniz madenlerden üretilmektedir. Ayağımız kırıldığında takılan platini zaten söylemeye gerek yok.
Bu kadar hastahane muhabbetinden sonra sağlıklı yaşam için yaptıklarımıza bir bakalım;
Spor yapalım. Ama nerede? Spor salonunda mı? Orda zaten hemen hemen herşey madenden hatta sonrasında içtiğimiz maden suyu bileJ Futbol oynayalım ama kale direkleri, basketbolda potalar, teniste file direkleri, raket ….vs. orman yürüyüşü mü? Evet ormana giderken kullandığımız araba, yollar, güvenli sürüş için hayat kurtaran tabelalar ve yürüyüş parkurlarındaki piknik yapmak yasak tabelalarıda madenden :)
Birazda Müzik….
Acaba madenler olmasıydı müzik olur muydu? Ya da olsaydı nasıl dinlerdik? Tüm enstrümanlar ağaçlardan yapılsaydı? Sadece parküsyon ve bazı üflemeli çalgılar mı olurdu tüm enstrümanlar? Yani, Aşık Veysel’ler, Neşet Ertaş’lar, John Lennon'lar olmaz mıydı?
Sahil akşamlarının vazgeçilmez enstrümanı, bakır tellere sahip olan gitar olmadan tadı olur muydu :)
Belkide sanat için madenler çıkartılıyor?
Biz maden öğrencileri olarak bunların zaten farkındayız ve herkesin farkında olmasını istiyoruz. Aslında asıl mesele bakmak ve görmek arasındaki fark herhalde.
ÇEV-MAD’da budur zaten.
6 Mart 2013 Çarşamba
Ayın Maden Dostu - MHP Milletvekili Erkan Akçay
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinde, maden ocaklarında yer üstünde çalışanlar için fiili hizmet zammı verilmesini düzenleyen kanun teklifini TBMM'ye sunan MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ı Maden Dostu ilan ediyoruz.
İlgili haber..
İlgili haber..
18 Şubat 2013 Pazartesi
Maden mi Çevre mi?
Madenciliği yıllarca kötü, karanlık, puslu, flu vs.. şekilde gerek filmlerde, gerek iş kazalarıyla beynimize kazımaya çalıştılar. Aslında bu kadar kötü imajı olan bir mesleği yapmak için mühendislik okuyan bizler mesleğimizin lekelenmemesi için oldukça hassasız. Bu bölümde okumasaydık belki bizler de gelecek nesilleri düşünüyor görünen, yeşil, masum imajımızla; arabamıza atlayıp, havaalanına gidip en güzel otellerde kalıp çevre konferanslarına katılır ve madenlerin hepsine karşı çıkardık. Bir de sponsor bulduysak ki, çevreciye kim sponsor olmaz. Bizler hayatımızın hiçbir evresinde madene ihtiyaç duymadık ki. Buna bu yazıyı kayaya yazarken kullandığımız çivi ve çekiç de dahil.
Madenin hayatımızdaki yerini sadece olmadığı zaman anlarız. 1 saatlik herhangi bir elektrik, su, internet kesintisinde bile hayatın durduğunu düşünüp tahammül edemiyorken, bunların bize daha hızlı, güvenli nasıl ulaştırılabileceği icin araştırmalar yapılıyorken, madene karşıyız demek biraz haksızlık olmuyor mu? Uzaya gidilip insanlık için büyük bir adım atılmasının arkasında, bu teknolojide kullanılan madenlerin hiç bir zaman görülmemesi bir ilizyon değil mi? Acaba nelerin içinde madenlerin olduğunu mu bilmiyoruz yoksa ilizyonu mu çok seviyoruz? Sadece teknolojide mi madenler var? Tabii ki HAYIR. Dişimizdeki dolgudan, bindiğimiz arabaya, tedavi olduğumuz aletlerden izlediğimiz televizyona kadar herşey madenlerden yapılmaktadır. Bu yazıyı okurken sadece 15 saniye etrafımıza göz attığımızda bile madenlerin heryerde ve herşeyde olduğunu görürüz. Fark; bakmak ve görmek. Ama biz görmek istiyor muyuz yoksa efor sarf etmeyerek bakıyor muyuz kararı siz verin (hatta bu yazıyı okuduğumuz bilgisayarı, tableti veya telefonu, takdığımız takıları, saati dahil etmeyelim)
Herşeyin doğaya maliyeti olduğu gibi madenciliğin de belli bir maliyeti var tabii ki. Ama madenlerin hep kötü örnekleri ve rehabilite olmamış halleri gösterilirse bu anlayış hiç kimseye fayda sağlamaz. Sağlıklı bir yaşam için yürüyüş parkurları, rahatlamak için spa otelleri ve yazlık evlerimiz kulağa ne kadar hoş geliyor. Doğaya hiç bir maliyeti yok mu ki bunların? Ormanların içine yürüyüş parkurları açmak, oteller ve yazlıkların yapımı için kesilen ağaclar, farkında olunmadan yaşamına son verilen canlılar..vs
Madenin hayatımızdaki yerini sadece olmadığı zaman anlarız. 1 saatlik herhangi bir elektrik, su, internet kesintisinde bile hayatın durduğunu düşünüp tahammül edemiyorken, bunların bize daha hızlı, güvenli nasıl ulaştırılabileceği icin araştırmalar yapılıyorken, madene karşıyız demek biraz haksızlık olmuyor mu? Uzaya gidilip insanlık için büyük bir adım atılmasının arkasında, bu teknolojide kullanılan madenlerin hiç bir zaman görülmemesi bir ilizyon değil mi? Acaba nelerin içinde madenlerin olduğunu mu bilmiyoruz yoksa ilizyonu mu çok seviyoruz? Sadece teknolojide mi madenler var? Tabii ki HAYIR. Dişimizdeki dolgudan, bindiğimiz arabaya, tedavi olduğumuz aletlerden izlediğimiz televizyona kadar herşey madenlerden yapılmaktadır. Bu yazıyı okurken sadece 15 saniye etrafımıza göz attığımızda bile madenlerin heryerde ve herşeyde olduğunu görürüz. Fark; bakmak ve görmek. Ama biz görmek istiyor muyuz yoksa efor sarf etmeyerek bakıyor muyuz kararı siz verin (hatta bu yazıyı okuduğumuz bilgisayarı, tableti veya telefonu, takdığımız takıları, saati dahil etmeyelim)
Herşeyin doğaya maliyeti olduğu gibi madenciliğin de belli bir maliyeti var tabii ki. Ama madenlerin hep kötü örnekleri ve rehabilite olmamış halleri gösterilirse bu anlayış hiç kimseye fayda sağlamaz. Sağlıklı bir yaşam için yürüyüş parkurları, rahatlamak için spa otelleri ve yazlık evlerimiz kulağa ne kadar hoş geliyor. Doğaya hiç bir maliyeti yok mu ki bunların? Ormanların içine yürüyüş parkurları açmak, oteller ve yazlıkların yapımı için kesilen ağaclar, farkında olunmadan yaşamına son verilen canlılar..vs
14 Şubat 2013 Perşembe
10 Ocak 2013 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)