18 Şubat 2013 Pazartesi

Maden mi Çevre mi?

Madenciliği yıllarca kötü, karanlık, puslu, flu vs.. şekilde gerek filmlerde, gerek iş kazalarıyla beynimize kazımaya çalıştılar. Aslında bu kadar kötü imajı olan bir mesleği yapmak için mühendislik okuyan bizler mesleğimizin lekelenmemesi için oldukça hassasız. Bu bölümde okumasaydık belki bizler de gelecek nesilleri düşünüyor görünen, yeşil, masum imajımızla; arabamıza atlayıp, havaalanına gidip en güzel otellerde kalıp çevre konferanslarına katılır ve madenlerin hepsine karşı çıkardık. Bir de sponsor bulduysak ki, çevreciye kim sponsor olmaz. Bizler hayatımızın hiçbir evresinde madene ihtiyaç duymadık ki. Buna bu yazıyı kayaya yazarken kullandığımız çivi ve çekiç de dahil.

Madenin hayatımızdaki yerini sadece olmadığı zaman anlarız. 1 saatlik herhangi bir elektrik, su, internet kesintisinde bile hayatın durduğunu düşünüp tahammül edemiyorken, bunların bize daha hızlı, güvenli nasıl ulaştırılabileceği icin araştırmalar yapılıyorken, madene karşıyız demek biraz haksızlık olmuyor mu? Uzaya gidilip insanlık için büyük bir adım atılmasının arkasında, bu teknolojide kullanılan madenlerin hiç bir zaman görülmemesi bir ilizyon değil mi? Acaba nelerin içinde madenlerin olduğunu mu bilmiyoruz yoksa ilizyonu mu çok seviyoruz? Sadece teknolojide mi madenler var? Tabii ki HAYIR. Dişimizdeki dolgudan, bindiğimiz arabaya, tedavi olduğumuz aletlerden izlediğimiz televizyona kadar herşey  madenlerden yapılmaktadır. Bu yazıyı okurken sadece 15 saniye etrafımıza göz attığımızda bile madenlerin heryerde ve herşeyde olduğunu görürüz. Fark; bakmak ve görmek. Ama biz görmek istiyor muyuz yoksa efor sarf etmeyerek bakıyor muyuz kararı siz verin (hatta bu yazıyı okuduğumuz bilgisayarı, tableti veya telefonu, takdığımız takıları, saati dahil etmeyelim)

Herşeyin doğaya maliyeti olduğu gibi madenciliğin de belli bir maliyeti var tabii ki. Ama madenlerin hep kötü örnekleri ve rehabilite olmamış halleri gösterilirse bu anlayış hiç kimseye fayda sağlamaz. Sağlıklı bir yaşam için yürüyüş parkurları, rahatlamak için spa otelleri ve yazlık evlerimiz kulağa ne kadar hoş geliyor. Doğaya hiç bir maliyeti yok mu ki  bunların? Ormanların içine yürüyüş  parkurları açmak,  oteller ve yazlıkların yapımı için kesilen ağaclar, farkında olunmadan yaşamına son verilen canlılar..vs